8 Haziran 2013 Cumartesi

Domates Bir Meyve midir yoksa sebze midir?

Meyve için, dünyada iki çeşit anlam vardır. Bunların birisi manava gittiğimizde, ötekisi ise botanistler tarafından kullanılır. Manavda meyve olarak kastettiğimiz, tatlı doğal bir bitkidir. Bir sebze ise, meyvenin tam tersi olarak; yani tatlı olmayan bir doğal bitkiyi belirtmek için kullanılır. Bu standart açıklamaya göre, elma, çilek, üzüm ve muz gibi bitkiler meyve olarak sınıflandırılır; yeşil fasulye, domates, kabak ve patates ise birer sebzedir.

 Teknik olarak, yani botanik anlamda meyve ve sebzeyi tanımlamak için kullanılan yöntem farklıdır. Britannica Ansiklopedisi şöyle tanımlamıştır: Meyve, botanik anlamda, olgun halde olan, taze veya kuru şekilde tüketilen ve içinde tohum veya tohumları barındıran bitkidir. O halde, şeftali, muz ve üzüm meyve sınıfına girer. Aynı zamanda, fasulye, mısır, domates, salatalık ve kabuklarında olmak şartıyla meşe palamudu ile badem de teknik olarak birer meyvedir. Meyveyle ilgili bu tanım, çok açıktır ve içinde tohum barındıran tüm bitkileri ihtiva eder.

O halde, sebzeler, geriye kalan tüm bitkileri içerir: Patates, havuç, turp, soğan, sarımsak, kuşkonmaz, marul, brokoli ve karnabahar gibi.. Başka bir deyişle, içinde tohumu olmayan tüm bitkiler sebzedir, geriye kalanlar ise meyvedir.

7 Haziran 2013 Cuma

Tanılayıcı dallanmış ağaç nedir? Eğitimdeki yeri nedir?

Belli bir konuda öğrencilerin neleri öğrendiğini ve neleri öğrenmediğini belirlemek için kullanılan ölçme araçlarından biridir. Bu teknikte temelden ayrıntıya giden bir sıraya göre, doğru veya yanlış ifadeler verilerek öğrenciden doğru seçimi yapması istenir. Böylece 8 veya 16 seçimlilik bir ifadeler listesiyle sonlanan dallanmış ağaç oluşturulur. (MEB, 2005)

Geleneksel doğru yanlış tipindeki bir değerlendirmedir aslında ama tanılayıcı dallanmış ağaç tekniğinde bir karar bir sonraki kararı etkiler. Bir önceki soru bir sonraki soruyla bağlantısı yoktur ama öğrencinin aldığı yani çıkış noktasını etkiler.

Öğrencinin kafasındaki yanlış bağlantılar, yanlış stratejiler yani yanlış olan bilgi ortaya çıkarılır.
Sentez ve değerlendirme gibi üst düzey öğrenme düzeylerinin ölçülmesinde yeterli olmayabilir.
Öğrenciler tahminle doğru cevaba ulaşabilir. (eksi bir yönü)


4 Haziran 2013 Salı

Kazlar Niçin V şeklinde Göç Eder?

Kuşların göç vakitlerinde V şeklinde hareket ettiğini sık sık görürüz. Peki bunun sebebi nedir?
Göç eden yaban kazlarının havada süzülürken "V" seklinde bir formasyonla uçtuklarını görmüşsünüzdür.Bilim adamları kazların neden bu şekilde uçtuklarını araştırmışlar ve;

1-) "V" seklinde uçulduğunda, uçan her kus, kanat çırptığında arkasındaki kus için, onu kaldıran bir hava akımı yapıyormuş. Böylece "V" şeklinde bir formasyonda uçan kaz grubu, birbirlerinin kanat çırpışları sonuçu ortaya çıkan hava akımını kullanarak uçuş menzillerini % 70 oranında uzatıyorlarmış.Yani tek başına gidebilecekleri maksimum yolu grup halinde neredeyse ikiye katlıyorlarmış..

2-) Bir kaz, "V" grubundan çıktığı anda uçmakta güçlük çekiyor. Çünkü diğer kuşların yaptığı hava akımının dışında kalmış oluyor. Bunun sonuçunda, genellikle gruba geri dönüyor ve yoluna bu şekilde devam ediyor.

Kaynak: fenokulu.net

29 Mayıs 2013 Çarşamba

Magmatik kayaçlar nedir?

Magmanın yükselerek yer kabuğunun içerisine girmesi veya derinliklerinde yeryüzünde soğuyarak katılaşması sonucu oluşan kayaç türüdür. Magmatik kayaçlar temel olarak silikat minerallerinden oluşmuşlardır.

  • Plutonik kayaçlar (Intrusive Magmatik Kayaçlar)
Bu tür magmatik kayaçlar magmanın yerküre içerisinde soğuyarak katılaşmasıyla oluşur. Magma, etrafını çevreleyen önceden oluşmuş kayaçlar (country rock) içerisinde yavaşça soğur. Bu da oluşan kayaların iri taneli olmasını sağlar.Intrusive oluşumlar; batolitler, stoklar, lakolitler, siller ve dayklardır.
Büyük taneli yerkürenin derinliklerinde oluşan plutonik kayaçlar abyssal, yüzeye yakın olanları ise hypabyssal olarak adlandırılır.
  • Volkanik kayaçlar (Extrusive Magmatik Kayaçlar)
  • Hypabyssal magmatik kayaçlar
Bu tür kayaçlar plutonik ve volkanik kayaç oluşumlarının arasında kalan derinliklerde oluşur.


İskeletin Yapısı


21 Mayıs 2013 Salı

Gözün Yapısı Nasıldır

Gözün yapısı, dıştan içe doğru sert tabaka, damar tabaka ve ağ tabakadan oluşmaktadır. Sert tabaka, gözün en dışında yer alan beyaz renkteki kısımdır. Gözün iç kısımlarını korur ve gözün dayanıklı olmasını sağlamaktadır. Sert tabaka, gözün ön kısmında farklılaşarak saydam tabaka olarak bilinen kornea’yı meydana getirmektedir. Bu saydam tabaka, ışığın göze girdiği ve ilk kırıldığı bölümdür.
Damar tabaka, gözü besleyen bütün damarların bulunduğu tabakadır. Bu tabakanın yapısında siyah renkte hücreler bulunmaktadır ve bu siyah hücreler fazla ışığı emerek gözün içinin karanlık olmasını sağlamaktadır. Hayvanlarda bu siyah renkteki hücreler bulunmadığı için, ışıklı ortamlarda gözleri parlamaktadır. Gözün damar tabakası, gözün ön bölümünde farklılaşarak iris, göz merceği ve göz bebeğini oluşturmaktadır. İris, gözün renkli olan kısmıdır. Göz merceği, irisin arkasında bulunmaktadır ve göze gelen ışığın kırılmasını sağlar. Gözün gördüğü cismin uzaklığına göre, yassılaşmakta ve şişkinleşmektedir. Bu durum göz uyumunu sağlamaktadır. Göz bebeği ise, irisin ortasında olan boşluktur. Göze girmekte olan ışığı ayarlayarak küçülüp büyümektedir. Çok fazla ışıkta göz bebeği küçülmekte, ışığın az olduğu durumlarda da büyümektedir.
Gözün yapısındaki diğer bir bölüm de ağ tabakasıdır. Ağ tabakasının duyu almaçları ve görme sinirleri bulunmaktadır. Farklılaşması neticesinde sarı benek ve kör noktayı oluşturmaktadır. Sarı benek, görüntünün ters şekilde oluştuğu alandır ve görüntünün en net olduğu yer burasıdır. Kör nokta ise, duyu hücrelerinin bulunmadığı bir bölümdür ve hiçbir görüntü burada yoktur. Kör nokta, aynı zamanda görme sinirlerinin çıktığı ve görüntünün beyne iletildiği bölgedir.
Gözün görmesi
Gözün arka iç kısmını 10 kattan oluşan bir tabaka olan retina kaplar. Retina tabakasını damar tabaka beslemektedir. Bu tabakada bulunan rod hücreleri ışığı, kon hücreleri de rengi algılamaktadır. Rod ve kon hücreleri, üzerine gelen ışığı elektrik uyarıları şekline çevirmektedir. Burada bulunan sinir uçları birleşmekte ve optik sinir ismini almaktadır. Bu elektriksel uyarılar beyindeki görme merkezine ulaşmakta ve böylece cisimlerin algılanması sağlanır.

kaynak:mailce.com

19 Mayıs 2013 Pazar

Yapılandırılmış grid nedir ?

YAPILANDIRILMIS GRID
• Bu teknigin en önemli amaci , ögrencilerin bilgi seviyesini, 
eksikliklerini ve kavram yani lgilarini tespit etmektir. 
• Bu teknikte, ögrencinin seviyesine uygun olarak 9 ya da 
12 ya da 16 kutucuktan olusan bir tablo hazirlanir ve 
tablodaki her bir kutucuk s ira ile numaralandiril ir. 
• Gridi hazirlamak üzere ögretmen, konuyla ilgili bir soru 
hazirlar ve sorunun yani tini rasgele, kutucuklara 
yerlestirir. 
• Daha sonra ikinci soruyu hazirlar ve yine kutucuklara 
yani tlari yerlestirir. Ikinci sorunun yanitini teskil eden 
kutucuklardan bir ki smi birinci soru için de geçerli olabilir.
• Ögrencilerden, her soru için dogru kutucugu bulmalari ve 
kutucuk numaralarini mant iksal ve islevsel olarak 
siralamalari beklenir. 
• Ögrencilerin verdigi cevap o konudaki bilgi seviyesini, 
bilgi eksikligini, kavramsal baglari veya yanl is kavramlari gösterir.

15 Mayıs 2013 Çarşamba

Gözün Görevleri Nelerdir?

Gözün görevleri 
Görmemizi sağlayan organımız olan gözlerimiz çok komplike bir makine gibi çalışır. Beynimize bağlı olan sinirler ile gördüğümüz nesne ve alanları algılamamızı sağlar.
Göz yapımız iç içe geçen çok fazla tabakadan oluşmaktadır. En dışta olan tabaka sert tabaka olarak isimlenirBeyaz olan kısma göz akı ismi verilir. Sert tabaka, gözün önünde konikleşir ve saydam bir hal alır. Bu kısma da kornea ismi verilir. Korneanın altında, göz bebeğinin tam ortasında iris, ışığın göze girdiği noktaya da göz bebeği denilmektedir.
Gözün kısımları
Gözün her bölümünün ayrı bir görevi ve işlevi vardır. Dış tabaka gözü korur, ışığın harabiyetini engeller. Damar tabaka besler ve düzenli çalışmasını sağlar.  tabaka, görüntünün düzgün olmasını sağlayarak beyne görüntüyü aktarır. Göz merceği, iris ve göz bebeğinin tam arkasındadır. Işığa karşı incelerek veya kalınlaşarak onu kırar.  Saydamdır ve elastik bir yapısı vardır. Gözü ön ve arka bölüm olmak üzere ikiye böler. Bu bölümlerde olan sıvılar irisi ve arka kısmı korur.
Nasıl görürüz?
Görebilmemiz için ışığa ihtiyaç duyarız. Göze direk gelen veya eşyalardan yansıyan ışıklar gözün saydam tabakasından kırılarak, göz merceğine ulaşır. Bu ışıkları mercek, yaklaştırır ve kırarak görüntü halinde retinaya yansıtır. Görme sinirleri bu görüntüyü beynin arka kısmında olan görmemerkezine iletir. Görme merkezi, cismin görüntüsünü oluşturur. Böylece görürüz.  Gözmerceğininin incelip, kalınlaşarak cismin görüntüsünü oluşturmasına göz uyumu denilmektedir. Normal şartlarda sonsuz ile 25 cm. arasında olan tüm mesafeler rahatlıkla görülür. Işığa duyarlı bir şekilde mesafe ayarı yaparak, net görüntü oluşturan retinanın çalışması tıpkı bir fotoğraf makinesine benzer. Fotoğraf makinelerinde objektifte olan mercek, gözümüzde saydam tabaka, ön ve arka oda ve göz merceğidir. Fotoğraf makinesinde görüntü cama veya filme kaydedilirken, gözümüzde retina üzerine verilir. Fotoğraf makinesinde objektif ile uzaklığı ayarlayan sistem yerine, gözümüzde mercek kasları çalışmaktadır. Bu nedenle fotoğraf makineleri gözlerimizle aynı sistemde çalışmaktadır.
göz
Göz kapaklarımız, gözlerimizde açılıp kapanarak, gözyaşı bezlerinin salgıladıkları sıvıyı göz yüzeyine yayarlar. Ani ve şiddetli açıp kapamalarla gözü aynı zamanda koruyan göz kapaklarımız aslında göze en faydalı olan kısımlardır. Kirpiklerimiz ise, tozlardan ve ışıktan koruma yaparlar. Kaşlarımız ise, terin göze girmesini engellemektedir. Gözyaşımız, mikrop öldürücü bir antiseptik vazifesi görür.
Göz kusurları

Miyop, hipermetrop, astigmat, renk körlüğü, şaşılık, prespit olarak sayılabilir.

6 Mayıs 2013 Pazartesi

Komik Kedi

Kediler dünyanın en şapşal canlıları. Bu şapşallıkları onları birbirinden sevimli durumlar düşürüyor. İşte onlardan bir tanesi:

3 Mayıs 2013 Cuma

Yönümüzü Nasıl Buluruz?

Yıl içerisinde gece ile gündüzün eşit olduğu 21 Mart ve 23 Eylül günlerinde – bu tarihlere Ekinoks da denir – bulunduğumuz yerde Güneş’in doğduğu taraf Doğu’dur. Sağ kolumuzu Doğu’ya doğru uzatırsak, solumuz Batı, önümüz Kuzey ve arkamız Güney yönünü gösterir. Yönlerimiz bu şekilde belirlenmiştir. Diğer belli başlı yön bulma yöntemleri ise şunlardır :

  

  


1 – Pusula Metodu : Yönümüzü bulmak için en çok pusuladan yararlanırız. Pusulanın aynı doğrultuda ve zıt yönlü bir göstergesi vardır. Bu ibrenin renkli ucu daima Kuzey’i gösterir. (Yakınında bulunan mıknatıs, pusulanın yönünü değiştirir tam doğru yönü gösterememesine neden olabilir.) Pusulada genellikle yönler İngilizce’de bu anlamdaki kelimelerin baş harfleriyle belirtilir. Kuzey – N (:North), Güney – S (:South) , Doğu – E (:East) ve Batı – W (:West)

2 – Çubuk Metodu : 1 m uzunluğunda bir çubuğu yere diker, daha sonra gölgesini izleriz. Gölgenin en kısa olduğu ( öğle vakitlerinde ) andaki yönü Kuzey’i gösterir. ( Güney Yarımkürede Güney’i ). Bunun tam zıt yönü ise Güney yönüdür.
Veya öğle vaktini hiç beklemeden çubuk gölgesinin ilk yerini işaretleriz. Dünya döndükçe – zaman geçtikçe – gölgenin yönü de değişecektir. Daha sonra ikinci bir gölge noktası belirleriz. Birincisine sol, ikincisine sağ ayağımızı basarız. Bu duruşumuzla yüzümüz veya önümüz Kuzey yönü gösterir. Yine bu anda sol ayağımızı bastğımız yerden sağ ayağımızı bastığımız yere çizilen doğru Doğu’yu gösterir.


3 – Camilere Bakarak : Camilerde Mihrab’ın karşısındaki giriş kapısı Kuzey’i gösterir. Minarelerde Şerefe’ye açılan kapılar ( üst kapı ) Güney’e bakar.
Hrıstiyanların ibadet yerleri olan Kiliselerde ise kilisenin çanı, kilisenin batısındadır.
  


4 – Karınca Yuvalarına Bakarak : Karınca yuvalarının ağzı Güney’i gösterir.


5 – Mezar Taşlarına Bakarak : Müslüman mezarlarında baş taraf Batı’yı, ayaklar Doğu’yu, yüz ise Güney’i gösterir.
Hrıstiyan mezarlarının baş tarafı Güney’i gösterir.
  

6 – Taşlarda ve Ağaçlardaki Yosunlara Bakarak : Yosunlar taşların ve ağaçların kuzeyinde oluşur / olur.

    

7 – Geceleri ise Kutup Yıldızı’na Bakarak : Kutup Yıldızı’nı gördüğümüzde önümüz Kuzey, arkamız Güney yönünü gösterir.
Kutup Yıldızı şu şekilde bulunur : Büyük Ayı ve Küçük Ayı yıldız kümeleri bulunur. Bu yıldız kümeleri diğerlerine göre geometrik bir diziliş gösterirler. Büyük Ayı Yıldız Kümesi’nin 6. ve 7. yıldızları doğrultusunda çizilecek çizgi (takip edilecek doğrultu) ve bu iki yıldızın arasındaki mesafenin 5 katı kadar ötesinde daha büyük ve daha parlak bir yıldız bulunur. İşte bu Kutup Yıldızı’dır. Kutup Yıldızı aynı zamanda Küçük Ayı Yıldız Kümes’nin de 1. yıldızıdır.

Kaynak: fenokulu.net

15 Nisan 2013 Pazartesi

Işık Mikroskopu Nedir

Biyoloji dersi ödevimizdi. Bende lazım olabilir diye paylaşıyorum.

Mikroskop, çeşitli merceklerin kullanılması ve bu merceklerin düzenlenmesi ile objelerin
görüntülerinin büyütülmesine olanak veren ve biyolojik araştırmalarda sıklıkla kullanılan bir
alettir. Mikroskobun bir diğer önemli işlevi, objelerin büyütülmesini sağlarken, dereceli bir
şekilde büyütülen objelerin çözünürlüğünü veya netliğini de artırmaktadır. Dolayısıyla,
mikroskop objelerin büyütülmesi ve aynı anda dereceli bir şekilde objelerin çözünürlüğünü
artırmaktadır. Görüntü büyütülmesi ve çözünürlük eş zamanlı düşünülmesi gereken iki
olaydır.


Mikroskoplarda, çözünürlük ve görüntü büyütülmesi, ışık ve mikroskop lensleri ile
sağlanmaktadır. Lensler, kullanılan ışığı çeşitli amaçlar için yönlendirmemizi sağlamaktadır.
Görüntü büyütülmesi (magnification), sanıldığının aksine, çözünürlük ile bire bir ilişkili
değildir. Çözünürlük ile bağıntıyı aşağıdaki formül güzel bir şekilde özetlemektedir.

Sayısal açıklık (numerical aperture), kullanılan lensin ışık toplama kapasitesinin, sayısal
ifadesidir. Daha ayrıntılı bahsetmek gerekirse, N.A, belirli bir lensten yayılan ışığın açısının,
geometrik olarak hesaplanmasıdır. Kullanılan objektif lensleri, N.A özelliklerine göre
işaretlenmişlerdir. N.A ile çözünürlük arasında doğrusal orantı vardır. Bir başka deyişle, N.A
değer yüksek olan bir lensin, çözünürlüğü de yüksektir.
Kırılma indeksi (n) (refractive index), ışığın kırılmadan, ne kadar iletildiğini/yayıldığını
belirten sayısal bir ifadedir. Başka kelimelerle ifade etmek gerekirse, yayılan ışığın, kırılan
ışığa oranını belirtmektedir. Kırılma indeksini belirten n değeri, kullanılan lensin ışık toplama
kapasitesini ifade eder. Bir başka deyişle, n değeri ne kadar yüksekse, kullanılan lensin ışık
toplayabilme kapasitesi o kadar büyük demektir. Örnek vermek gerekirse, yağın kırılma
indeksi havaya göre daha büyüktür (yağ=1.5, hava = 1.0)
Görüntünün mikroskop ile görülebilmesi için, yüksek düzeyde kontrast gerekmektedir.
Kontrastın, ışık yoğunluğu ve ışığın lenslerden geçme açısı değiştirilerek, ayarlanması
mümkündür. Işığın aydınlatma merceğinden ( condensor) gelme açısı, mikroskopta bulunan
Işık kaynağının dalga boyu
Çözünürlük = 0.61 x
 Sayısal açıklık/ayrılık (N.A) ve diyafram diye tabir edilen (phase rings) bölümü ile ayarlanmaktadır. Kontrastı ayarlamada
kullanılan bir başka yöntemde, aydınlatma kaynağının önüne konabilen filtrelerdir. Dahası,
incelenecek olan örneğin çeşitli kimyasallar ile boyanması ile de kontrastı güçlendirmek
mümkündür.
Mikroskop çeşitleri
Lensler, filtreler ve ışık kaynağı, detaylı bir şekilde incelenmek istenen görüntünün,
büyütülmesi ve çözünürlüğünün arttırılması için kullanılmaktadır. Đncelenmek istenen
materyale göre ve sorulan bilimsel sorunun niteliğine göre, kullanılacak olan mikroskop
seçilmelidir.
Aydınlık Saha Mikroskobu
Kullanım: Kanlı ve sabitlenmiş doku örneği, hücreler ve mikroorganizmalar
Avantajları: Kullanımı kolay
Nasıl çalışır: Aydınlık saha mikroskobu, standart ışık mikroskobudur. Maksimum
aydınlanmanın ulaşılması hedeflenmiştir (Koehler aydınlatması)
Görünüm: Beyaz arka plan üzerinde, gri veya koyu renk görüntü.
Ne zaman ihtiyaç duyulur: Prokaryot veya ökaryot organizma ile çalışılmak istendiğinde.
Gereksinim: 10X ve 40X objektif lensleri, 10X (oküler) göz merceği ve Işık kaynağı olan
herhangi bir ışık mikroskobu
Karanlık Saha Mikroskobu
Kullanım: Yansıtılmış ve kırılmış ışık ile boyanmamış ıslak örneklerdeki küçük yapıları
gözlemlememizi sağlar.
Avantajları: Düşük kontrastlı veya boyanmamış örnekleri gözlemlememizi sağlar
Nasıl çalışır: Đncelenmek istenen örnek, sadece gözlemlenmek istenen objelerin ışık
kırınımlarına müsaade edecek bir biçimde aydınlatılır. Bu sayede, arka plan görünmez.
Görünüm: Koyu renkli arka planda, aydınlanmış objeler olarak görülür
Gereksinim: Karanlık alan engelleyicisi olan bir ışık mikroskobu. Engelleyici, mikroskop
tablasının altında kalan kısımdaki yoğunlaştırıcının altına ki, filtre tutucusuna yerleştirilir. Faz-Kontrast Mikroskobu
Kullanım: Islak, boyanmamış ve lam- lamel arasına yerleştirilmemiş örnekleri, kontrast
yardımıyla gözlemlememizi sağlar
Avantajları: Sabitlemeye ve boyamaya ihtiyaç yoktur
Nasıl çalışır: Đki filtre eş zamanlı olarak kullanılır. Birinci filtre, çerçeveden gelen ışık
haricindeki ışıkları engeller, ikinci filtre ise birinci filtreden kaynaklanan ayna
görüntüsündeki, çerçeveden gelen ışığı engeller. Dolayısıyla, direk ışık engellenir ve direk
olmayan, kırılarak dağılan ışık örneğe ulaştırılır.
Görünüm: Koyu renk ve açık gri renk görüntüler
Gereksinim: Đki engelleyici filtre kullanılır. Bir tanesi yoğunlaştırıcının altına, diğeri objektif
düzeneğinin içine monte edilmiş olmalıdır
Nomarski Görüntülemesi (DIC)
Kullanım: Saydam olan ve hücre içindeki bölümleri gözlemlememizi sağlar.
Avantajları: Örneklerin sabitlenmesine ve boyanması gerekmemektedir, dolayısıyla canlı
doku örnekleri veya hücrelerin gözlemlenmesine olanak sağlar.
Nasıl çalışır: Örneğin içinden geçen ışık, faz değişimleri meydana getirir. Bu faz değişimleri
genlik farklarına dönüştürülür ve daha yüksek kontrast oluşturulmasına olanak verir.
Görünüm: Üç boyutlu görüntü.
Gereksinim: Özel olarak tasarlanmış objektif lensleri.
Flüoresans Mikroskobu
Kullanım: Mikro organizmaların veya hücrelerin bölümlerini incelemek ve işaretlemek için
kullanılır
Avantajları: Normal ışık ile gözlemlenmesi olanaksız olan, organ veya hücre bölümlerini
görmemizi sağlar
Nasıl çalışır: Örnekler, flüoresans molekülleri ile işaretlenir. Đşaretlenen bu moleküllerin
uyarılmasıyla, yayılan ışık, filtreler ile işlenerek, renk ve kontrasta dönüştürülür.
Görünüm: Koyu bir arka plan ve canlı renkler
Gereksinim: Özel objektif lensi, uyarılabilen ışık kaynağı, kullanılan flüoresans boyalarına
uygun optik lensler. Ter (Inverted) Mikroskop
Kullanım: Flasklardaki ve çukur kaplardaki (dish) canlı hücrelerin morfolojilerini ve
kaplardaki yapışmış hücre örneklerinin doğal hallerinde (in situ) boyanmış görüntülerinin
incelenmesi için kullanılır
Avantajları: Uzak çalışma mesafesi
Nasıl çalışır: Flaskların ve tabakların, yerleşimi için Yoğunlaştırıcı (condenser), objektifin
üzerinde bulunmaktadır.
Görünüm: Koyu ve açık renk gri görüntüler
Gereksinim: Inverted mikroskop Faz-kontrast yoğunlaştırıcı, faz-kontrast objektifleri. 40X
veya daha büyük objektif.
Konfokal (confocal) Mikroskop
Kullanım: Organellerin, hücre iskeleti elementlerinin ve makro moleküllerin, hücre içindeki
konumlarını belirlemek için kullanılır.
Avantajları: Sığ alan derinliği ile odak dışı parlamalar engellenir ve arka plan yoğunluğu
azaltılır.
Nasıl çalışır: Flüoresans boyalarıyla, işaretlenmiş moleküller, lazer tarafından taranır.
Taranan imgeler tekrardan işlemden geçirilerek, üç boyutlu görüntü elde edilir.
Görünüm: Çözünürlüğü arttırılmış, standart flüoresans görüntü
Ne zaman ihtiyaç duyulur: Arka planın karmaşık olduğu, konum belirleme çalışmaları (
örnek olarak, bakterinin veya proteinin hücre içindeki yerini tespit etmek için)
Gereksinim: Konfokal mikroskop ve bilgisayar
ELEKTRON MĐKROSKOPU
Elektron mikroskobu, aydınlatma kaynağı olarak, ışık yerine elektronları kullanmaktadır.
Elektronların dalga boyu 0.04 nm’dir, görünebilen ışığın dalga boyundan yaklaşık 10000 kez
daha küçüktür. Elektronların dalga boyu, görünür ışığın dalga boyundan daha kısa
olduğundan, elektron mikroskobunun olanak sağladığı büyütme oranı ve çözünürlük, standart
ışık mikroskoplarına oranla daha fazladır. Elektronlar kullanılarak erişilen görüntü
büyütmesinin temel mekanizması, ışık kullanılan mekanizmalara benzemektedir ancak
elektron mikroskobu için uygulanılan teknolojiksel yaklaşım farklıdır. Elektron
mikroskoplarında, elektronlar, elektron tabancasında üretilirler ve vakum tüpünde dolaştırılır
ve hızlandırılırlar. Elektron huzmesinin odaklanması için, cam lenslerin yerine elektro mıknatıslar kullanılmaktadır. Cam lensler sadece ilgili görüntünün büyütülmesi işlemi için
kullanılmaktadır.
Elektron mikroskobunun kullanılması ve görüntü işlemi için örneklerin hazırlanması, standart
mikroskoplar ile karşılaştırıldığında daha karmaşıktır. Bunun için elektron mikroskopları için
özel görevliler ve elektron mikroskobu için ayrı üniteler atanmıştır.
Transmisyon Elektron Mikroskobu (TEM)
Kullanım: Hücre içindeki yapıları detaylı incelenmesini sağlar
Avantajları: Yüksek çözünürlük. Konumlama çalışmaları için immünolojik işaretleme
yöntemi ile birleştirilerek kullanılması mümkündür
Nasıl Çalışır: Tungsten kaynak elektronları üretir. Elektronlar vakumda hızlandırılarak,
elektro mıknatıslar ile sabitlenmiş, bölümlere ayrılmış ve boyanmış örnek üzerine
odaklanması sağlanır. Görüntünü, film üzerinde veya fosforlu ekran üzerinde yakalanır.
Görünüm: Çapraz kesit şeklindeki siyah ve beyaz görüntüler
Gereksinimler: Transmisyon elektron mikroskobu
Taramalı (scanning) Elektron Mikroskobu (SEM)
Kullanım: Hücre dışındaki bileşenleri ayrıntılı olarak incelememizi sağlar
Avantajları: Yüksek çözünürlük. (Çözünürlük TEM’e göre daha düşüktür)
Nasıl Çalışır: Örnek, odağı sabitlenmiş elektron huzmesi ile taranır. Örneğe çarpan elektron
geri yansır ve yansıyan elektronlar, mikroskop tarafından algılanır ve TV görüntüsü şeklinde
çevrilir.
Görünüm: Hücre dışının üç boyutlu görünümü.
Gereksinimler: Taramalı elektron mikroskobuMikroskop Kısımları
1. Alt kaide.
2. Aydınlatma kontrol kadranı. Işık yoğunluğunun kontrol edilmesini sağlar.
3. Kondansör. Mercek sistemidir, ışık kaynağından veya aynadan gelen ışınları örnek
üzerinde toplar, örneğin aydınlatılmasını sağlar. Kondansör, çözünürlüğü, kontrastı,
odak derinliğini ve aydınlığı etkiler.
4. Diyafram kontrol halkası. Örneğe gelen ışın huzmesinin çapını kontrol etmemize,
dolayısıyla dağılan ışığı kontrol etmemizi sağlar.
5. Kondansör hizalama vidası.
6. Göz merceği (oküler)
7. Alan diyaframı kontrol halkası. Aydınlanma alanını/menzilini sınırlar.
8. Aydınlanma kaynağı
9. Kaba ayar düğmesi (makrovida)
10. Đnce ayar düğmesi (mikrovida)
11. Göz mesafesi ayarlama konsolu
12. Objektif lensleri. Objektif lensin kuvveti, mikroskobun çözünürlüğünü belirler.
13. Güç düğmesi. Işık kaynağını açıp kapamamızı sağlar.14. Hareketli revolver
15. Sıkıştırma klipsleri
16. Nesne tablası
17. Y-aksisi kontrol düğmesi. Preparatı yukarı ve aşağı hareket ettirmemizi sağlar.
18. X-aksisi kontrol düğmesi. Preparatı sağa ve sola hareket ettirmemizi sağlar.
 (http://egitek.meb.gov.tr/dersdesmer/son_deney/deneyler/deney01.htm)
Aydınlatma Çeşitleri: Halojen lamba (quartz ışığı), ışık yoğunluğu fazladır ve renk sıcaklığı
fazladır, dolayısıyla, halojen lamba beyaz ışık verir. Halojen lambalar mikroskoplarda sıklıkla
kullanılır ve en iyi aydınlatma kaynaklarından biridir. Tungsten lamba (akkor ışık), renk
sıcaklığı düşüktür ve ışık sarımtırak renktedir.
Objektif lensleri: Her objektif lensi, sahip olduğu N.A numarasına göre, çeşidine göre ve
büyütme kuvvetine göre işaretlenmiştir.
Örneklerin ölçümü: Mikroskop altında incelenen örneklerin büyüklüklerini, tahminsel
ölçebilmemiz için geliştirilmiş çeşitli mekanik yardımcılar vardır. Bu işlemler için kalibre
edilmiş lamlar kullanılmaktadır (hemositometre). Petroff Hausse haznesi her ne kadar sayım
işlemi için kullanılsa da, bu haznenin içerdiği karelere bölünmüş alan, boyut tahmini için
kullanılmaktadır. Göz merceğinin içine yerleştirilen, oküler mikro metreler, kendi içinde barındırdığı büyüklükleri bilinen çembersel şekiller ile de boyut tahmini yapılmasına olanak
sağlar.
Đmersiyon Yağının Kullanılması
Đmersiyon yağı, kullanıldığında lensleri ve lam ve lamel arasında sabitlenmiş örneği kaplar ve
camın sahip olduğu kırılma indisine ulaşılmasını sağlar. Đmersiyon yağının kullanım amacı
maksimum çözünürlüğe ulaşmak içindir. Maksimum çözünürlük için, imersiyon yağı
preparatın üstüne uygulanabildiği gibi, kondansör lensinin üzerine uygulanarak, lam-lamel
örneğinin altında da bulunabilir. Farklı amaçlar için, faklı çeşitlerde imersiyon yağları
bulunmaktadır.
Bazı biyolojik örneklerin boyutları;
 Prokaryotik hücre (E.coli) = 0.4 x 2 µm
 Maya ( S. Cerevisiae) = 1-4 µm
 İnsan kırmızı kan hücresi = 7.2 µm
 Doku kültüründeki ökaryot hücre = 10-100 µm
 Hücre çekirdeği = 5-25 µm
 Mitokondri = 1-10 µm
 Lizozom ve peroksizom = 0.2-0.5 µm PROTOKOL
Đmersiyon Yağının Objektif Lensi Üzerinde Kullanılması
1. Mikroskop altında, daha detaylı incelenmek istenen bölge 40X objektif lensi ile
belirlenir. Belirlendikten sonra, preparatın yeri değiştirilmeden 40X’lik objektif yağın
bulaşmaması için değiştirilir.
2. Işık altında incelenmek istenen bölgeye, çok az miktarda (1 damla) imersiyon yağı
preparatın üzerine uygulanır.
3. Đmersiyon yağı objektif lensi preparatının üzerine getirilir ve ayarlanır
4. Kaba ayar ve ince ayar kullanılarak incelenmek istenen bölge bulunur.
5. Mikroskop ile inceleme işlemi tamamlandığında, imersiyon yağı temizlenir ( Bu işlem
için eter veya xylene kullanılabilir)
Kondansör Lensinin Üzerine Đmersiyon yağı Uygulanması
1. Nesne tablasının boş olmasına dikkat edilir. Eğer nesne tablasının üzerinde preparat
mevcut ise, preparat nesne tablasından uzaklaştırılır.
2. Kondansör lensinin üzerine bir damla imersiyon yağı uygulanır.
3. Preparatın alt tarafında kalan bölüme, incelenmek istenen alanın altına imersiyon yağı
uygulanır.
4. Kondansör yükseltilir ve kondansör lensinin üzerinde ki yağ damlası ile preparatın
altına uygulanan yağ damlasının birleşmesi sağlanır.
5. Đncelenmek istenen bölgenin üzerine, preparatın üzerine bir damla imersiyon yağı
uygulanır.
6. Kondansör, Koehler aydınlatmasına göre ayarlanır ve örnek mikroskop altında
incelenir.
7. Đnceleme tamamlandıktan sonra, kondansör lensi ve objektif lensi temizlenir
Hücre Yaymasının Yapılması (Cell smear)
Protokol 1. Bir damla, hücre veya bakteri süspansiyon solüsyonu, lamın yüzeyine uygulanır.
Hücre lekesi solüsyonu, eğer içinde serum var ise daha iyi yayılır.
2. Lamel, lam üzerinde, hücre solüsyonun eklendiği kısmın üzerine kapatılır ve örneğin
yayılması beklenir.
3. Lamel üzerinden, hafifçe bastırılarak, hücre solüsyonu lam üzerine yavaşça ve hafifçe
yaydırılır.
4. Yaydırılma işleminden sonra, lamel kaldırılır ve yayılan solüsyonun sabitleme ve
boyanma işlemi için kuruması beklenir.
Örneklerin Sabitlenmesi
Birçok boya maddesinin özel sabitleyici kimyasalları mevcuttur. Bu kimyasallardan metanol,
gluteraldehit, paraformadehit hücrelerin ve bakteri solüsyonlarının sabitlenmesi için sıklıkla
kullanılmaktadır.
1. Đncelenmek istenen örneğin yüzeyine metanol uygulanır. Bu işlem için ufak
tablalar ve beher kullanılabilir. Ek olarak, metanol, pipet ile de örneğin üzerine
uygulanabilir. (Metanol, havadaki suyu emeceğinden ötürü, boyama işlemini
engeller)
2. 5 dakika bekletildikten sonra, metanol örnek üzerinden temizlenir.
3. Taze metanol tekrar uygulanır ve 5 dakika bekletilir
4. Hava ile kurumaya bırakılır.
Örneklerin Boyanması
• Hücrelerin boyanması, hücrelerin mikroskop altında kolaylıkla incelenebilmesi için
kontrast sağlamaktadır. Kullanılan boyanın çeşidi, incelemek istediğimiz hücre
örneğine göre ve bilimsel araştırmamıza göre değişmektedir. Çeşitli hücreler için
geliştirilen boyaların yanında, organeller için ve belirli kimyasallara tepki verecek özel
Boyalarda geliştirilmiştir.
• Gram boyama aparatı, bakteri hücrelerinin boyanması için hızlı ve ideal bir yöntemdir.
Bunun yanında Gram boyaları bozulmaya karşı dayanıklıdırlar. Gram boyasının
içindeki, kristal mor boyası (crystal violet stain) maya hücrelerinin boyanması için de
kullanılabilmektedir ancak bu boya kullanıldığı takdirde, maya hücrelerinin morfolojisi korunamamaktadır. Auromine boyası da birçok bakteri hücresini
boyamaktadır ancak Gram boyası gibi bakteri türlerini ayırt etmemizi
sağlamamaktadır.
• Wright boyası ve Giamsa boyası, kan hücrelerini ayırt etmemize olanak sağlar. Ayrıca
bu boyalar, birçok ökaryot hücrelerin boyanmasını da sağlamaktadır ve kullanımları
kolaydır.
• Metilen mavisi, her çeşit hücreyi boyamaktadır ancak hücreler ile ilgili detayları
kaçırma

11 Nisan 2013 Perşembe

10 Nisan 2013 Çarşamba

Kimya nedir

Dünyamızda bulunan atomları ve maddeleri, yapısını, bileşimini, özellikleriniçeşitli enerjilerile dönüşümlerinidönüşüm yaşarkençıkardıkları enerji veya emdikleri enerjiyiinceleyen bilim dalına Kimya denilmektedir. Kimya bilimi inorganik ve organik kimya olmak üzere ikiye ayrılır.
Kimya tanımı
Kimya kelimesi, eski antik dillerde Dünya anlamına gelen, “kem” sözcüğünden türemiştir. İçindeyaşadığımız dünya ya da yapay üretilen her madde, belirli bileşiklerin bir araya gelmesi ile oluşmaktadır. Bu bileşiklere element adı verilir. Hidrojen, oksijen birer elementtir. Doğada bu gün 94 adet element vardır.  Bütün maddeler elementlerin birleşmesi ile oluşur. Her maddenin element oranları birbirinden farklıdır. Bu oranlara da bileşik denmektedir. 94 elementin değişik oran ve miktarlarda birleşmesi ile oluşan bileşikler, yaklaşık sekiz milyonun üzerindedir. Eski dönemlerde bu bileşikler ile farklı uğraşlar yapan ve büyücü olarak adlandırılan insanlarasimyacı denilirdi. Pişirme, fermantasyon, cam yapımı ve metalurji, kimyasal maddeyapımında kullanılan kimyasal uygulamalardır. Bu gün vinyl, teflon, sıvı kristaller, yarı iletkenler, süper iletkenler kimyasal olarak geldiğimiz noktayı gösteren uygulamalardır. Özellikle 20. Yüzyıldan sonra, kimya alanında yapılan gelişmeler ile hayat daha konforlu hale gelmiştir.
Kimyanın dalları nelerdir?
Analitik kimya; Maddenin kimyasal bileşenlerinin niteliğini inceleyen bilim dalıdır.
Biyokimya; Canlılarda bulunan kimyasalları, kimyasal reaksiyonları ve etkileşimlerini incelemektedir.
İnorganik kimya; Karbon, hidrojen gibi inorganik bileşiklerin tepkimeleri ve özelliklerini incelemektedir.
Fiziko-kimya; Kimyasal sistemin ve oluşumların enerjilerini inceleyen daldır. Kimyasal termodinamik, kinetik, elektrokimya, istatistik ile ilgilenir.
Organik kimya; Karbon kimyası denilir. Hidrojen, oksijen, azot, fosfor gibi elementlerin karbon ile etkileşimini sağlar.
Nükleer Kimya; Atom altı taneciklerin atomu nasıl oluşturduğunu inceler.
Farmosötik Kimya; Kimya ile ilaç gelişimini inceler.  İlaç yapılan firmalar genelde bu kimya dalı ile çalışır.

23 Mart 2013 Cumartesi

Kız Babası Olmak Zor (Karikatür)

Babalar kızlarına çok düşkün olur. Hatta bu yüzden masalları bile değişir.


22 Mart 2013 Cuma

Elektrik enerjisi kaynakları

Modern çağın en büyük ve en önemli ihtiyaçlarının başında elektrik enerjisi gelmektedir. Elektrik enerjisini elde etmek için birçok yöntem geliştirilmiştir. Peki, elektrik enerjisi hangi kaynaklardan elde edilmektedir? İşteelektrik enerjisi kaynakları; 
termik santral
Termik enerji: Elektrik enerjisi elde etmek için termik santrallerde kullanılan yakıtlar, termik ham enerji kaynaklarıdır. Bu kaynaklar üç ana başlıkta değerlendirilmektedir. Bunlar katı, sıvı vegaz enerji kaynaklarıdır. Linyit ve taş kömürü, odun ve çekirdek enerjileri katı, fuel-oil sıvı, doğalgaz da gaz enerji kaynaklarıdır.
hidroelektrik santrali
Su enerjisi: Ülkemiz akarsu ve su zengini, ancak az kullanılan bir elektrik enerjisi üretim kaynağıdır. Bunun nedeni ise, termik santrallere nazaran çok daha maliyetli olmasıdır. Aslında, diğer tüm kaynaklara bakılacak olursa, bedava bir kaynak olarak düşünebiliriz.
rüzgar enerjisi
Rüzgar enerjisi: Rüzgar da aynı su gibi bedava bir kaynak. Doğal kaynakların korunmasına da yardımcı olabilecek rüzgar enerjisinden elektrik üretimi, rüzgar kuvveti 4-25 m/s hıza sahip rüzgar kuvvetinden rüzgar türbinleri sayesinde üretilmektedir.
güneş enerjisi
Güneş enerjisi: Güneş panelleri yardımıyla, güneş ışınlarının akülerde toplanması prensibine dayanan bir elektrik üretimi şeklidir. Güneşin en büyük enerji kaynağı olduğunu düşünürsek oldukça önemlidir. Ancak, güneş panellerinin üretim ve bakım maliyetleri nedeniyle şimdilik pahalı bir enerji kaynağı durumundadır.
Geothermal energy, #10
Jeotermal ve diğer enerji kaynakları: Jeotermal, dalga gücü ve gel-git elektrik enerjisi üretiminde kullanılan kaynaklardandır. Bu kaynakların hiçbiri ülkemizde kullanılan enerji kaynakları değildir.

kaynak: mailce.com